Başlığın diğer anlamları için Güneydoğu (anlam ayrımı) sayfasına bakınız
Başlığın diğer anlamları için Güneydoğu (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi,
Türkiye'nin yüzölçümü olarak en küçük bölgesidir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Güneydoğu Torosların güneyinden Suriye sınırına kadar olan yerleri kaplar. Bölgede etli ve baharatlı yiyeceklere sahip olan zengin bir mutfak kültürüne sahiptir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin 8 ili vardır:
Adıyaman
Batman
Diyarbakır
Gaziantep
Mardin
Siirt
Şanlıurfa
Bölgenin kuzey kesiminde Toros
dağ sırasının güney yamaçları ile birlikte ikinci bir
kıvrımlı dağ kuşağı uzanır. Bölgenin ortasında 1938
m yükseltiye sahip sönmüş Karacadağ Volkanı yer alır.
Bölgenin batısında ise Gaziantep Platosu üzerinde yükselen Kartal
Dağları önemli yükseklik yapar. İç kesimlere gidildikçe iklim
karasallaşır.
Karadağ’ın batısında
Harran, Suruç, Ceylanpınar ve Birecik ovaları yer alır. Dicle
nehri ve kollarının toplandığı Diyarbakır Havzası geniş
olmayan ancak çok verimli bir ovaya sahiptir.
Karacadağ’ın batısındaki
Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman platoları Fırat ve kolları
tarafından derin bir şekilde yarılmıştır. Karacadağ’ın doğusu
ise daha engebeli bir yapı gösterir. Bu bölümün güneyinde
Mardin-Midyat Eşiği yer alır.
Bölgenin iki önemli akarsuyundan
biri olan Fırat, kaynağını Doğu Anadolu Bölgesi’nden alır.
Bölgede ise Toroslar’dan gelen Kahta ve Karadağ’dan gelen küçük
akarsularla beslenir. Güneydoğu Toroslar’ın güneye bakan yamaçlarından
birçok kol halinde çıkan Dicle Nehri ise bölgenin diğer önemli
akarsuyudur. Her iki akarsu da Basra Körfezi’ne sularını boşaltırlar.
Bölgede doğal oluşumlu göl
yoktur. Ancak Fırat ve Dicle üzerinde kurulmuş baraj gölleri
bulunmaktadır. Bölgenin ve ülkenin 2. en büyük baraj gölü olan
Atatürk Barajı bu bölge sınırları içinde yer alır.
Bu bölümde Akdeniz iklimi
görülür. Bölgenin içlerine doğru iklim karasallaşır. Kış sıcaklık
ortalaması, Dicle Bölümü'ne göre daha yüksektir. Bölümün kış
sıcaklık ortalaması 0 °C'nin altına pek düşmez. Yağış en fazla
kış mevsiminde görülür. Yıllık yağış tutarı 700 mm dir. Yaz
aylarında yağışların azalması ve sıcaklığın yüksek olması
kuraklığı arttırmıştır. İç kesimlerde karasal iklim görülür.
Adıyaman, Adıyaman ili'nin
merkez ilçesi ve aynı ilçedeki şehirdir.
Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde Fırat Nehri'nin batısında yer almaktadır. Adıyaman
merkez ilçesinin güneyinde Atatürk Barajı gölü ve Şanlıurfa,
doğusunda Kahta, kuzeydoğusunda Sincik, kuzeyinde Çelikhan, batısında
ise Tut ve Besni ilçeleri vardır. Adıyaman, Şanlıurfa, Gaziantep,
Şırnak, Siirt, Batman ve Mardin illerini içine alan topraklardaki
sulama ve enerji üretimine yönelik bir proje gerçekleştirilmiş
ve bu proje GAP olan Güneydoğu Anadolu Projesi'dir. Bu proje uygulamaya
konulmasından dolayı su altında kalmış antik yerleşim bölgelerinde
arkeolojik araştırmalar yapılmıştır. Coğrafi yapısı nedeniyle
binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak
noktası olduğu için insanlık tarihi boyunca eşi az görülen medeniyetlere
ev sahipliği yapmıştır. Kommegene Krallığı'na ait kalıntılar
ise Nemrut Dağı'nda yer alır. İlçe nüfusu 2008 yılına göre
197.014'tür.1945'te 10.000 olan nüfusu 1990'da 100.045'e, 2000'de
178.538'e, 2010'da 202.735'e çıkmıştır.Konu başlıkları [gizle]
Ulaşım
Adıyaman'a karayolu ile Şanlıurfa,
Malatya, Kahramanmaraş ve Diyarbakır olmak üzere beş güzergahtan
gidilir. D-360 karayolu Adıyaman'ı Kahta-Siverek üzerinden Diyarbakır'a
ve Gölbaşı-Pazarcık üzerinden Kahramanmaraş'a bağlar. Adıyaman'ın
Gölbaşı , Malatya Kahramanmaraş - Gaziantep karayolu ulaşımı
Gölbaşı üzerinden sağlanır. Demiryolu ulaşımı da Gölbaşı
ilçesinden yapılmakta olup, Malatya - Fevzi Paşa demiryolu bu İlçeden
geçmektedir. Adıyaman Havalimanından uçak seferleri bulunmaktadır.
Adıyaman'dan geçen, Şanlıurfa, Diyarbakır dahil Güneydoğu illerini
birbirine bağlayan karayolu, Gerger İlçesine bağlı Güzelsu köyündeki
feribot seferleri ile Şanlıurfa ve Siverek İlçesi'ne bağlanır.
Adıyaman, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi’nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara
dek uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan gerçek
bir kültür ve turizm kentidir. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden
biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün
dönemlerinde yaşanmışlığa dair bulgular elde edilmiştir.
Tarih boyunca çeşitli devletler
arasında el değiştiren Adıyaman İli, M.Ö. 3000-1200 yıllarında
Hititler, 1200-700 yılları arasında Asurlular, 750-600 arasında
Frigler, 600-334 yılları arası Persler, 334-69 yılları
arası Makedonlar, 69-M.S. 72 yılları arası Kommagene Krallığı,
72-395 yılları arası Roma İmparatorluğu, 395-670 Bizans (Doğu
Roma) İmparatorluğu, 670-758 yılları arası Emeviler, 758-926 Abbasiler,
926-958 Hamdaniler, 958-1114 yılları arası yeniden Bizanslılar,
1117-1204 Eyyubiler, 1204-1298 yılları Anadolu Selçukluları, 1298-1516
Memluklular arasında el değiştirdikten sonra 1516 tarihinde Osmanlı
İmparatorluğunun egemenliğine girmiştir.
Tarih boyunca ev sahipliği
ettiği sayısız medeniyetten gelen değerleriyle Adıyaman İli, bugün
Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli turizm merkezlerinden biri olarak,
dünyanın her yerinden gelen konuklarını ağırlamaktadır.
Diyarbakır
Diyarbakır (Osmanlı
döneminde: Amid, Diyar-i Bekr), Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesinde
yer alan ve tarihî bir şehirdir. Diyarbakır kent merkezi yaklaşık
9 bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Diyarbakır kent merkezi 4 ilçeye
ayrılmıştır. Bunlar: Bağlar, Kayapınar, Sur ve Yenişehir'dir.
Diyarbakır, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nin orta kısmında, El Cezire'nin (Mezopotamya) kuzeyinde
yer almaktadır. Doğuda Batman ve Muş, batıda Şanlıurfa, Adıyaman,
Malatya, kuzeyde Elazığ ve Bingöl, güneyde ise Mardin illeri bulunmaktadır.[8]
Akarsular
Diyarbakır şehrinin
en önemli akarsuyu Elazığ ili sınırları içinden çıkan Dicle
nehridir. Nehir, Diyarbakır şehrinin bulunduğu lav sahanlığının
doğu kesimine paralel akar. Burada nehir vadisinin tabanı 600 m’ye
iner. Diyarbakır’ın güneyinde 8 km mesafede doğuya yönelir.[13]
Dicle, Diyarbakır ilindeki akarsuların tümüne yakınını toplar.
Yalnızca ilin kuzeybatı köşesindeki küçük bir alanın suları
Fırat ırmağına gider.[9]
Ulu Cami, Diyarbakır
Safa Camii [değiştir]
Palu (Parlı) Camii ismi de verilen yapı 1532 yılında yapılmış bir Akkoyunlu eseridir. Çini ve motiflerle süslenmiş çok zarif olan minaresinin son zamanlara kadar kılıfla muhafaza edildiği söylenmektedir. Batısında büyük Hekim Muslihiddin-i Lari’nin mezarı vardır.
Behram Paşa Camii [değiştir]
Ana madde: Behram Paşa Camii
Behram Paşa Camii, 1572 yılında Diyarbakır Valisi Behram Paşa tarafından Mimar sinan’a yaptırılmış Osmanlı eseridir. camiinin yapımına kapısı üzerindeki kitâbesine göre 972 (1564-65) yılında başlamış ve 980 (1572) tarihinde tamamlamıştır. Ayrıntılarıyla Diyarbakır’ın yerel mimarisini yansıtan yapı, boyutlarıyla İstanbul’daki sadrazam camilerinden geri kalmıyor Caminin çok süslü minberi bir sanat harikasıdır. Tamamen kesme taştan yapılmıştır. tek kubbeli bir yapıdır. Sakıflı son cemaat yeri, aynı üslupta yapılmış önündeki şadırvanı ile sütunlu bir saray girişini anımsatmaktadır. Bu tip sakıflı girişlere Osmanlı Dönemi yapılarında rastlanmakla birlikte burada olanakların sonuna kadar zorlandığını görüyoruz. Güneye özgü taş işçiliğinin eklenmesi, yerel özelliklerin katılmasıyla Osmanlı Mimarisinin ana şemalar kalmakla beraber bulunduğu yerlerde yerli geleneklerle beslenerek, az da olsa değişik bir karaktere büründüğünü izlemekteyiz. Giriş kapısının üstündeki sağ ve sol sahanların ters düzeninin bugünkü inşaatlarda kullanılan modern sıkıştırma usulünün günümüzden 400 sene önce taş inşaatına tatbiki suretiyle yapılması fen adamlarının dikkatini çekmekte ve takdirini kazanmaktadır. 5 Mayıs 1828’de Behram Paşa Camisi minaresine yıldırım düştü ve ancak 1930’da onarılabildi.
Nebi Camii [değiştir]
Akkoyunlu eseri olup, 15. yüzyıldan kalma taşla örtülü tek kubbeli bir camiidir. Minaresinde Muhammed'den (Kaalen Nebiye) diye bahseden kitabelerin çokluğundan dolayı Nebi veya Peygamber Camii denildiği sanılmaktadır. 1530 yılında Hacı Hüseyin adlı bir kasap tarafından yaptırılan minaresi 1960 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yeri değiştirilerek onarılmıştır.
Fatihpaşa Camii [değiştir]
Kurşunlu Camii’de denilmektedir. 1516-1520 yılları arasında şehrin ilk Osmanlı valisi Diyarbakır’lı Bıyıklı Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. ilk Osmanlı eseridir. Duvarları çok güzel Osmanlı çinileri ile kaplıdır. Mihrabı ve minberi görkemli bir sanat yapıtı olan camii’nin ayrıntıları Selçuklu tarzındadır. Cumhuriyet devrinde onarılan camii’nin yanında bir de türbe vardır. Daha önce çok geniş olan cami havlusu doksanların ortasında bölünmüştür. Cami bünyesinde bir kûmbette bulunmaktadır.
Hüsrevpaşa Camii [değiştir]
Osmanlı devri Diyarbakır
Valilerinin ikincisi olan Hüsrevpaşa tarafından 1512-1528 tarihleri
arasında yaptırılmıştır. Bina önce Üsreviye Medresesi adı ile
yaptırılmıştır. Kesme taştan yaptırılmış olan minaresi Selçuklu
tarzında olup, sarkıtlarla süslüdür.
Melik Ahmet Camii [değiştir]
Melik Ahmet Paşa tarafından 17. Yüzyılda yaptırılmıştır. Tümü çiniden yapılmış mihrabı çok ilgi çekicidir. Minaresine yarıya kadar birbirini görmeyen iki merdivenle çıkılır, yarıda bu iki merdiven birleşir. Kaidesinin süslemeciliği oldukça inceliklidir. Çini mozaiklerle süslü kabartmalar ince ve ustalıklı bir beğeni örneğidir.
İskender Paşa Camii (Merkez)
Diyarbakır’da İskender
paşa Mahallesi’nde bulunan bu camiyi Diyarbakır’da 14 yıl valilik
yapan İskender Paşa 1551 yılında yaptırmıştır. Bazı yazmalarda
bu caminin Mimar Sinan eseri olduğuna dair bilgiler bulunuyorsa da
Mimar Sinan’ın eserlerini derleyen Tuhfetûl Mimarin’de ismi geçmemektedir.
Osmanlı mimarisinde belirli
bir plan tipinin uygulandığı bu caminin önünde şadırvanı,
doğusunda da türbesi bulunmaktadır. Son cemaat yeri dört sütun
ve köşelerdeki L şeklinde ayakların taşıdığı beş bölümden
meydana gelmiştir. Sivri kemerlerle birbirine bağlanmış olan sütunların
başlıkları oldukça sadedir.
Kare planlı, 14,76 x 14,76
m ölçüsündeki ibadet mekanının üzeri merkezi bir kubbe ile
örtülüdür. Buradaki tromplar da çok aşağıdan başlamakta ve
ortası bir çizgi ile ikiye ayrılmaktadır. Trompların arası da
birer kemerle birbirlerine bağlanmıştır. Bu tromplara dayanan kubbe
dışarıdan onaltıgen bir kasnağa oturmaktadır.
Mihrap taştan olup mukarnaslıdır.
Osmanlı mihraplarının bir benzeridir. Minber orijinalliğinden
uzaklaşmış ahşap bir eserdir.
İskender Paşa Camisi Erken Osmanlı devri mimarisinin özelliklerini taşımasına rağmen, bir bakıma da Diyarbakır camilerinin etkisinde kalarak yapılmıştır. Caminin sol tarafına silindirik gövdeli, tek şerefeli taş minare eklenmiştir.
Dört Ayaklı Minare [değiştir]
Akkoyunlu Kasım Han tarafından yaptırılan Şeyh mutahhar Camii’sinin dört ayaklı minaresi yekpare dört sütun üzerinde inşaa edilmiş ilginç anıtlardandır. Minarenin sütunları altından yedi defa geçenin her dileğinin yerine geldiğine inanılır.
Mes'udiye Medresesi [değiştir]
Ulu Camii’nin kuzeyinde ve camii’ye bitişiktir. 1198 yılında Artuklu Melikül Mesut Kutbudin Ebu Muzaffer Sokman zamanında inşaasına başlandığı üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Motif ve kitabeleriyle çok değerli bir sanat eseri olan medresenin avlusundaki mihrabın iki yanına ustaca yerleştirilmiş döner taş sütunlar binanın herhangi bir yerinde meydana gelecek çökmeyi veya kaymayı tespit için konulmuştur. Bina kesme taştan iki katlı olarak yapılmıştır. Mesudiye medresesi içinde öğrenim yapılan Anadolu’nun ilk üniversitesidir.
Zenciriye Medresesi [değiştir]
Sincariye Medresesi’de denilir. Bina 1198 yılında yapılmış olup, mimarının adı isa Ebu Dirhem’dir.
Diyarbakır Meryem Ana Kilisesi'ndeki Ephrem the Syrian ikonu.
Meryem Ana Kilisesi [değiştir]
3. Yüzyıldan kalmadır. Zamanla birçok onarım görmüş olup, Bizans devrinden kalma mihrabı, Roma biçimi kapısı ilginçtir. Kilisede bazı azizlerin türbesi bulunmaktadır. Şehrin en güzel Süryani Kadim Yakubi mezhebi kilisesidir. Diğer bir kilisede Keldani Kilisesidir.
Diğer Önemli Camiler [değiştir]
Ömer Şaddat Camii, Kadı Camii, Hacı Büzürk Camii, Arap Şeyh Camii, Lala Kasım Camii, Kurt İsmail Paşa Camii şehrin diğer önemli camileridir.
Müzeler [değiştir]
Arkeoloji Müzesi [değiştir]
Diyarbakır'da ilk müze 1934 yılında Ulu Cami'nin devamı olan Zinciriye Madresesi'nde açılmıştır. 1985 yılında ise Elazığ caddesi üzerinde bulunan Dedeman Oteli arkasında bulunan yeni yapısına taşınmıştır.Müzede Diyarbakır yöresinden kazılar,satın alma ve müsadere yoluyla edinilen eserler, Neolitik Çağ'dan itibaren Eski Tunç, Asur, Urartu, Helenistik, Roma, Bizans, Artuklu, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı devirlerine ait eserler kronolojik olarak sergilenmektedir.ayrıca bunlardan başka birçok başka eser de sergilennmektedir.
Cahit Sıtkı Tarancı
Müzesi [değiştir]
Şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın doğduğu bu ev geleneksel Diyarbakır evlerine güzel bir örnek teşkil etmektedir. 1973 yılında Kültür Bakanlığı tarafından satın alınıp müze haline getirtilmiştir. Müzede Cahit Sıtkı Tarancı'nın eşyaları, mektupları ve kitapları sergilenmektedir.
Ziya Gökalp Müzesi [değiştir]
Ziya Gökalp'in yaşadığı bu ev 1956 yılında müze haline getirtilmiştir. Gökalp'in eşyaları, mektupları ve kitapları sergilenmektedir.
Sosyal Aktiviteler [değiştir]
Diyarbakır ili son dönemlerde önemli atılımlara ev sahipliği yapmıştır. Bunların başında ise bölgenin önemli işadamlarından biri olan Cebeli Dinç'in temellerini attığı Dicle At Çiftliği gelmektedir. Bölgede bir ilk olması bakımından dikkatleri çekmektedir. Tesisin 2009'un ortalarında hizmete girmesi bekleniyor.
El Sanatları [değiştir]
Diyarbakır'ın el sanatları
içerisinde kuyumculuk, ipekçilik, bakırcılık önde gelmektedir.
Diyarbakır el sanatları, I. Dünya Savaşı'na kadar çok ilşeri
bir düzeydeydi. Örneğin Konya'daki Mevlana türbesinin ikinci kapısı,
Bağdat'taki İmam-ı Azam türbesinin altın ve gümüş işlemeli
kapısı ile avize, şamdan ve kandilleri Diyarbakır'da yapılmıştır.
Eskisi kadar olmamakla birlikte günümüzde önemini koruyan bu el sanatlarında hasır bilezik, kişmiş gerdanlık, gümüş işlemeli nalın ve çekmeceler Diyarbakır'ın kuyumcularının beğenilen ürünleri arasındadır. Köylerde el dokumacılığı ve halı, kilim üretimi de yapılmaktadır.
Halk Oyunları [değiştir]
Davul, zurna eşliğinde oynanan Diyarbakır oyunları yörenin aşk, ıstırap ve bazen de aşiretlerinin sosyal durumlarını konu alır. Oyunlardan bazıları; Delilo, Halay, Esmer, Çaçan, Tekayak, Çiftayak ve Çepik'tir. Bu oyunların kendilerine özgü özellikleri, ayrı figür ve hareketleri vardır.
Mutfak [değiştir]
Binlerce yıl Arap, Ermeni,
Kürt, Süryani, Türk, Yahudi ve Zaza halklarının içiçe yaşadığı
Diyarbakır'da, bu kültürlerin bileşiminden meydana gelen yemek kültürü
bir hayli zengindir. Mutfağın temel malzemeleri kuzu eti, yöresel
baharatlar (sumak, kişniş, karabiber vs.), pirinç, sakatat çeşitleri,
tereyağı ve bulgurdur. Bu nedenle Diyarbakır mutfağı ağır yemeklerden
oluşur. Diyarbakır lahmacunu ve kadayıfının yanı sıra peyniri
ile de ünlüdür. En ünlü yemekleri kaburga dolması, sac tava, meftune
ve ciğer kebabıdır.
Gaziantep
Gaziantep, halk arasındaki
eski adıyla Antep, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Akdeniz
Bölgesi arasında bulunan aynı adlı ilin merkez şehridir.
Güneydoğuda şehir olarak en fazla nüfusu barındırır.[2] Sanayi
ve gelişmişlik bakımındandan birincidir. Gaziantep, Şehitkamil,
Şahinbey olmak üzere iki metropol ilçeye ayrılmıştır. Gelişmişlik
açısından Türkiye'nin 20. büyük ilinin merkez ilçesidir.[3] Ayrıca
Gaziantep, Türkiye'nin hâla yaşanılan en eski kenti olup, Dünya'nın
da hâlâ yaşanılan en eski kentlerinden biridir.[4] Bunların yanında
Gaziantep, Türkiye sanayisi ve ticaretinde de çok önemli bir yer
tutar. Bunun sebepleri arasında Gaziantep'in Anadolu ile Orta Doğu
arasında bir konumda bulunması ve liman kentlerine yakınlığı sayılabilir.
Gaziantep'in simgeleri arasında Gaziantep Kalesi, baklava ve antepfıstığı
sayılabilir.
Tarih [değiştir]
İlk çağlar [değiştir]
Zeugma antik kentinden çıkarılan
ve şu anda Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen "Çingene
Kızı" mozaiği. Mozaikteki kişinin Yunan mitolojisindeki yeryüzü
tanrıçası Gaia olduğu düşünülmektedir.
Günümüzdeki Gaziantep'in yakınlarında bulunan Dülük (Dolikhe ya da Doliche) bu yöredeki en eski kenttir. Arkeolojik kazılarından bu kentte Paleolitik dönemden beri insanların yaşadığı bilinmektedir.[8][9] Ancak, Dülük Erken Tunç Çağı'ndan sonra bir sürekli yerleşim yeri hâline gelebilmiştir.[10] Bu kent, İpek Yolu üzerinde bulunduğu için çok gelişmiştir.
İlk kurulduğuda Babil yönetimi altında kalan kent, M.Ö. 1700'lü yıllarda Hititler'in eline geçer. Hititler'den sonra Mısır yönetimine geçen kent,[11] M.Ö. 700-M.S. 546 arasında ise kronolojik sırayla Medler, Asurlular ve Persler tarafından yönetilir. İ.Ö. 6. yüzyılda ise kent sırası ile Makedonya, Selevkos ve Komagene uygarlıklarının yönetimi başlar. Gaziantep ve Şanlıurfa, tarih boyunca, Diyarbakır eyaletine bağlı sancaktı.[11]
Yeni bir kent [değiştir]
Romalılar, Dülük yakınlarına Antiochia ad Taurum adında yeni bir kent kurar. Bu kent İsa'nın havarilerinden Yuhanna'nın Hıristiyanlık'ı yaymak için seçtiği merkezlerden biri olmuştur. Kent, M.S. 395 yılında Bizans İmparatorluğu'nun eline geçer.[8] M.S. 636 yılında halife Ömer bin Hattab, İslamiyet'i yaymak için Ayıntap) ve Hatay yöresini Bizanslıların elinden alır. Bu şekilde Ayıntap halkı İslamiyet'i kabul eder. Bu arada Dülük, hızla eski önemini yitirmektedir.
1071 yılında Alp Arslan'ın Malazgirt Savaşı'ndaki zaferinden sonra kent Selçuklu yönetimine geçer. Bir dönem Eyyübilerin eline geçen kent,[11] 1270 yılında Moğolların Ayıntap'a saldırmasıyla, 1389 yılında Dulkadiroğulları'nın ve 1471 yılında Memlük Devleti'nin egemenliğine geçmiştir.
Osmanlı yönetimi [değiştir]
1516 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mercidabık Muharebesi'ndeki zaferinden sonra Ayıntap, Osmanlı yönetimine geçer. Osmanlılar döneminde kente çok sayıda cami, medrese, han ve hamam inşa edilmiştir. 1516–1596 yılları arasında kent, üretim, ticaret ve el sanatları yönünden de çok gelişmiştir. 1641 ve 1671 yıllarında iki defa kenti ziyaret eden Evliya Çelebi, kentte 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar cami, medrese, han, hamam ve bir de kapalı çarşı olduğunu yazar ve seyahatnamesinde aynen "Dünya yüzünden geniş bir ili, göz alıcı büyük yapıları her yerden aranan eşyası, birçok mezraları, bolluk ve verimliliği, bitimsiz yiyecek ve içecek pınarları ve ırmaklarıyla burası 'Şehr-i Ayıntab-ı Cihan'dır" der.[12] Osmanlı döneminde Ayıntap, asla kendi eyaletinde olmayıp, önce Maraş (bugünkü Kahramanmaraş), sonra Halep eyaletinde yer almıştır. Buna rağmen Ayıntap'ın kültürü Arap kültüründen fazla etkilenmemiştir.[13]
Antep savunması [değiştir]
9 Şubat 1921'de Antep'in teslimiyle Fransızlara esir düşen Türkler
Daha çok bilgi için: Antep
Savunması
I. Dünya Savaşı'ndan sonra Mondros Antlaşması'yla Osmanlı devleti parçalanır. 17 Aralık 1918 yılında Antep, Birleşik Krallık'a bırakılır. Antep, 5 Kasım 1919'da Fransa'ya bırakılır[11]. Ermeni Lejyonu da bu savaşta görev almıştır.
Antep halkı, 1920 yılında, Fransız birliklerinin Antep'e yerleşmesi üzerine direnişe başlar. 1920 yılının Ocak ayında Karayılan komutasındaki çeteler, Fransızların bir süvari birliğini pusuya düşürür. Şahin Bey, 200 kişilik milis gücüyle 1920 yılının Mart ayına kadar Antep'teki Fransız askerlerine karşı savaşır. Antep halkı, 9 Şubat 1921'de teslim olur. Savaş tam 10 ay sürer[11]. 25 Aralık 1921'de Ankara Anlaşması gereğince Fransız birlikleri şehri boşaltır.
Belediye başkanları [değiştir]Gaziantep belediye başkanları[14]
Belediye Başkanın Adı Görev Yılı
Dr. Asım Güzelbey 2004 - günümüz
Celal Doğan 1989-2004
Ömer Arpacıoğlu 1984-1989
Ahmet Turan Ertuğ 1980-1984
Esat Kaya Turgay 1973-1980
İbrahim Tevfik Kutlar 1963-1968
Valiler [değiştir]Gaziantep valileri[15]
Valinin Adı Görev Yılı
Süleyman Kamçı 2006 - günümüz
Mehmet Lütfullah Bilgin 2003-2006
Erhan Tanju 2000-2003
Muammer Güler 1994-2000
Recep Birsin Özen 1992-1994
Erhan Tanju 1991-1992
Coğrafya [değiştir] Kahramanmaraş
İslahiye Nizip
(merkez şehir)
Nurdağı Kilis Oğuzeli
İl merkezi, kuzeyde ve kuzeybatıda Kahramanmaraş, kuzeydoğuda Yavuzeli, doğuda Nizip, güneydoğuda Oğuzeli, güneyde Kilis, güneybatıda Nurdağı ve batıda İslahiye ile çevrilidir.
Gaziantep'te çok sayıda pınar bulunmasına karşın hiç doğal göl bulunmamaktadır. Bu yüzden şehrin bir çok yerine yapay göller ve barajlar inşa edilmiştir. Gaziantep şehri, Gaziantep Platosu üzerine kurulmuştur. Gaziantep'ten geçen Alleben Deresi iki merkez ilçeyi birbirinden ayırır. İl merkezinin yakınında hiç doğal orman bulunmaz. Bu yüzden il yakınına kızılçam ağaçlarından oluşan bir yapay orman eklenmiştir. İl merkezi 2. derece deprem bölgesindedir.[16]
İklim [değiştir]
Konumu sebebiyle Gaziantep'te Akdeniz iklimi ve Karasal iklimin bir karışımı görülmektedir. Hava özellikle Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında çok sıcaktır. Aralık, Ocak ve Şubat aylarında ise çok soğuktur. Gaziantep'te ölçülen en yüksek sıcaklık 42 °C, en düşük sıcaklık ise -13 °C'dir.[17]
Haziran-Eylül arasında Gaziantep, en az yağışı alır. En çok yağışı ise Aralık-Şubat arasında alır. Mevsim değişirken gündüz ve gece arasında çok büyük bir sıcaklık farkı vardır. Denize kıyısı olmaması sebebiyle kentte nem oranı çok düşüktür. Bu yüzden hava çok sert değildir.Ortalama Veriler
Aylar Oca Şub Mar Nis May Haz
Rekor Sıcaklık (°C) 19 21 26.6 32.8 37.8 39.
Ortalama En Yüksek (°C) 8 9.5 14.1 19.8 25.6 31.
Ortalama En Düşük (°C) -0.3 0 3 7.5 12 17 21 20.
Rekor en düşük (°C) -9.6 -13 -11 -2.5 3.2 7.
Ortalama Güneşlenme Süresi
(s.) 3.7 4.6 5.5 6.9 8.5 10.5
Ortalama Yağışlı Gün Sayısı 13 12.3 12.1 10.8 7.3
Kaynak: Devlet Meteoroloji
İşleri Genel Müdürlüğü[18]
Nüfus [değiştir]
Gaziantep, nüfus bakımından
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük ilidir, Türkiye'nin ise
6. en büyük ilidir. Gaziantep'te nüfus 1.912.223 kişidir. Nüfus
yoğunluğu, merkez ilçelerde kilometrekarede 421 kişiyi aşmaktadır.[kaynak
belirtilmeli]
1927 yılı nüfus sayımında 214.499 olan il nüfusu geçen 70 yıl içerisinde %534 oranında artış göstermiştir. Bu artış oranı aynı dönem için Türkiye genelinde % 317 olmuştur. Gaziantep uzun yıllar dikkate alındığında Türkiye nüfus artış hızının çok üzerinde bir nüfus artışı göstermiştir. Bunun sebebi aşırı derecede göç almasıdır.[kaynak belirtilmeli]Gaziantep'in nüfusu (1927-2010)
Yıl 1927 1940 1950 1960 1970
Nüfus 213.499 306.906 328.343
Kaynak: Gaziantep Valiliği[19]
Ekonomi [değiştir]
Gaziantep deyince çoğumuzun aklına ilk gelen şey antepfıstığıdır (Pistachio vera).
Daha çok bilgi için: Gaziantep'in
ekonomisi
Gaziantep ulaşım olanakları ve liman kentlerine yakınlığı sebebiyle ekonomik açıdan Türkiye'nin en zengin kentlerindendir. Gaziantep'teki en önemli geçim kaynakları, tarım, hayvancılık, enerji kaynakları, el sanatları, sanayi ve ticarettir. Güneydoğu Anadolu Projesi'nin tamamlanması ile kentte tarımın daha gelişmesi planlanıyor.
Maden kaynakları açısından son derece fakir olan Gaziantep'te fosfat, manganez ve boksit çıkarılır.[20]
Tarım ve hayvancılık [değiştir]Gaziantep'teki Yaklaşık Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvan Türü ve Sayısı
Türü Sayısı
Koyun 130.000
Keçi 76.000
Sığır 15.000
At 5.000
Eşek 3.000
Katır 325
Gaziantep'in ekonomisinde tarım çok önemli bir yer tutmaktadır. Ancak özellikle yaz aylarında yağış az olduğu için tarım gerektiği kadar gelişememiştir. Gaziantep'teki en önemli tarım ürünü antepfıstığıdır. Türkiye'deki antepfıstığı üretimin büyük bölümü ise Gaziantep'ten sağlanır. Öyle ki, 2007 yılında sadece Gaziantep'te 60.000 ton antepfıstığı üretilmiştir.[21] Zaten antepfıstığı adını bu kentten almaktadır. Hatta Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü de Gaziantep'tedir.[22] Gaziantep'te antepfıstığı kadar zeytin ve üzüm de önemli tarım ürünlerindendir. Bu şekilde Gaziantep, tarımsal açıdan da çok gelişmiştir.
Tarım kadar olmasa da hayvancılık da Gaziantep ekonomisinde çok önemli bir yer tutar. İlde mera alanları çok olsa da verimsiz olduğu için kentte daha çok küçükbaş hayvan yetiştirlir. Kentte en çok yetiştirilen hayvan koyundur. Ancak verimli ırk olmadıkları için yeterince ürün elde edilememektedir. Kentten Arap ülkelerine çok sayıda canlı hayvan ihraç edilir.[20]
Sanayi ve Ticaret [değiştir]
Gaziantep, sanayi ve ticarette çok gelişmiştir. Kentteki bütün gelişme özel sektörün çabaları ile oluşmuştur. Gaziantep'te Türkiye'nin en büyük sanayi sitesi bulunur.[23] Ayrıca Gaziantep, Türkiye'nin sanayi ve ticaretinde 5. sıradadır.[23][24] Yakın zamana kadar ticareti büyük ölçüde sınır kaçakçılığına dayanan Gaziantep, şimdi gelişmiş bir ticaret merkezi hâline gelmiştir.[20] Gaziantep'teki en önemli sanayi dalları pamuk ve akrilik iplik, halı, un, irmik, makarna, gıda maddeleri, bitkisel yağ, plastik, deterjan üretimi ve deri üretimidir.
Gaziantep'in ülke çapında ihracat payı %13'tür. Ayrıca kent, antepfıstığı üretim ve ihracatının %90'ı, kuruyemiş işleme ve ihracatının %85'ini, makarna işleme ve ihracatının %60'ını, pamuk ipliği imalat ve ihracatının %45'ini ve havlu imalat ve ihracatının %10'unu elinde tutmaktadır.
Gaziantep kültürü [değiştir]
Gaziantep mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden baklava
El sanatları [değiştir]
Gaziantep'te çok çeşitli el sanatları mevcuttur. Geçmişte Gaziantep'teki en yaygın el santları dericilik, bakırcılık, yemenicilik, kilimcilik, el işlemeciliği ve kuyumculuktur. Bunlardan el işlemeciliği, bakırcılık ve kilimcilik önemini hâlâ korumaktadır. Özelikle Gaziantep'in kendine özgü motifleri olan kilimleri ve bakır ürünleri çok meşhurdur. Gaziantep'e özgü kilim çeşitleri Baklava dilimleri, Habbap ayağı, Kuş Kanadı, Zincir Göbek, Dirsek göbek, Pençe Göbek, Çarkı felek, Parmak göbek ve Atom Göbek'tir.[25] Ayrıca hanımların hemen her evde yaptığı Antep işi, dantel ve örgü gibi başka el sanatları da mevcuttur.
Gaziantep mutfağı [değiştir]
Daha çok bilgi için: Gaziantep
mutfağı
Gaziantep'in çok zengin bir mutfağı toplamda 512 çeşit yemeği vardır. Yemek çeşidi olarak da en çok yemek çeşidi ile Türkiye'de birinci sırayı alır.[kaynak belirtilmeli] Bu mutfak seneler boyunca çeşitli geleneklerin harmanlanmasıyla zenginleşmiştir. Antep mutfağı özellikle kebap ve et yemekleri ile meşhurdur. Alaca çorba, altı ezmeli kebap, arap köftesi, baklava, beyti, börk aşı, çağla aşı, cağırtlak kebap, doğrama, ekşili taraklı kebap, erik tavası, firik pilavı, kavurma, kuşbaşı kebap, küşneme, lahmacun, patlıcan kebabı, sarımsak kebabı, simit kebabı, soğan kebabı, şiveydiz, yuvarlama ve yeni dünya kebabı Gaziantep mutfağına özgü yemek ve tatlıların sadece çok azıdır.[26]
Antep ağzı [değiştir]
Güneydoğudaki bir çok ilde olduğu gibi Gaziantep'in de kendine özgü bir şivesi vardır. Halk arasında "Antep ağzı" ya da "Antepçe"
Antep ağzı ile İstanbul ağzı arasındaki farklarTürkçe Antepçe
kalın galın
lezzet /n'æz.zet/
baklava peklova
bugün bööğn/
gök göv/
dükkân düven
bahçe bahça
elbet /h'el.bet/
büyük böyyyk
mevsim /m'œʊ.sym/
hamarat /'a.ma.ɾat/
buğday buuda
adıyla çağırılan bu konuşma şekli özellikle kırsal kesimde yaşayanlar ve yaşlılar arasında daha çok görülür. En belirgin özellikleri "r" ve "y" harflerinin söylenmemesi, "h" ve "k" harflerinin değişime uğraması ve
"-iyor" eki ile bâzı şahıs eklerinin yok olmasıdır.[27][28] Antep ağzının Uygurca ile de benzer özellikler gösterdiği hemen fark edilir. Bazı örnekler yandaki tabloda yer alır.
Türküler ve halk oyunları
[değiştir]
Gaziantep yöresine özgü çok çeşitli türküler vardır. Bu türküler kahramanlık, aşk, göç ve oyun türküleri ve ağıtlar olarak beşe ayırılabilir. Bu türkülerden Karayılan, Şirinnar, Allı Yemeni, Ezo Gelin, Bahçalarda Mor Meni, Evlerinde bir İpekten halı var, Bahçalarda Zerdali, Emmoğlu ve Deriko sadece çok az bir kısmıdır.[29]
Gaziantep, halk oyunları yönünden de çok zengindir. Bu oyunlar ise ağır halaylar, oynak halaylar ve mizanseli oyunlar olarak üçe ayrılır.
Tarihi yerler ve müzeler [değiştir]
Daha çok bilgi için: Gaziantep'teki müzeler ve tarihi yerler listesi
Gaziantep Kalesi kenti izleyen
bir tepeye kuruludur.
Kentin tam merkezinde tarihi
Gaziantep Kalesi yer alır. Kalenin güneyinde târihi Naib Hamamı
bulunmaktadır.[30] Kalenin kuzeyinde ise çok sayıda tarihi han (Bayaz
Han, Büdeyri Hanı ve Şire Han gibi) bulunmaktadır. Hanların kuzeyinde
bakır işlemeleriyle ünlü tarihi Bakırcılar Çarşısı yer alır.
İlde Boyacı Camii, Kurtuluş Camii ve Şirvan Camii gibi çok sayıda
tarihi cami yer alır. Bey Mahallesi'nde ise tarihi Antep evleri yer
alır. İldeki görülecek bir diğer yer ise Aziz Bedros Kilisesi'dir.
Bu cümleden önce adı geçen bütün yerler ödüllü "Kültür
Yolu Projesi" adı altında restore edilmiştir.[31]
Gaziantep, ilinde çok sayıda müze vardır. Yapılmakta olan müzelerle beraber Gaziantep tam bir müzeler kenti olacaktır. Aşağıda Gaziantep'teki müzelerin bir listesi yer almaktadır.
Gaziantep Arkeoloji Müzesi
Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesi
Şahinbey Savaş Müzesi[32]
Medusa Cam Müzesi[33]
Hasan Süzer Etnografya Müzesi
Zeugma Mozaik Müzesi[34]
Parklar ve bahçeler [değiştir]
Gaziantep birçok park ve mesire yerine ev sahipliği yapar. 100. Yıl Parkı, Türkiye'nin en büyük parkıdır ve şehri baştan aşağı dolaşır. Ayrıca Celal Doğan Parkı, Masal Parkı ve Hayri Tütüncüler bunlardan birkaçıdır.[35] Ayrıca kentte Harikalar Diyarı[36] gibi eğlence yerlerinin sayısı hiç de az değildir. Ayrıca Gaziantep'te Türkiye'nin en büyük hayvanat bahçesi olan Gaziantep Hayvanat Bahçesi bulunur. Bu hayvanat bahçesi Orta Doğu ve Balkanlar'ın en büyük, Dünya'nın ise 6. en büyük hayvanat bahçesidir.[37] Gaziantep'te gezilecek diğer yerlere hâlâ inşaat halinde olan planetaryum[38] ve botanik bahçesi örnek verilebilir.
Eğitim [değiştir]
Cumhuriyetin ilk yıllarında ildeki okuma yazma oranı %8'di. Şimdi ise ildeki okur yazarlık oranı %90'ı aşmıştır.[39] İlde çok sayıda okul bulunmaktadır. 1988 yılında ilde 6'sı özel 162 ilköğretim okulu, 5'i özel 14 genel lise, 19 mesleki ve teknik lise, 3 fen lisesi, 2 halk eğtim okulu, 2 çıraklık eğitim merkezi, 1 eğitim araçları donatım merkezi, 1 rehberlik ve araştırma merkezi ve 1 sağlık eğitim merkezi bulunmaktadır. Ayrıca 27 özel kurs ve 1 öğretmenler evi bulunmaktadır.
Ayrıca Gaziantep'te şu an 3 tane üniversite bulunmaktadır. Bunlar Gaziantep ve Gazikent Üniversiteleri ve daha yeni açılan Zirve Üniversitesidir.[40] Gaziantep Üniversitesi, Kilis ili ve Nizip ve Oğuzeli ilçelerine de yayılarak 17 fakülte, 12 yüksekokul, Türk Musikisi Devlet Konservatuarı, 12 enstitü ve 9 meslek yüksekokuluna sahiptir.[41]
Gaziantep'te 3 adet kütüphane vardır. Bunlar Gaziantep İl Halk Kütüphanesi, Şahinbey İlçe Halk Kütüphanesi ve Şehitkamil Bilgi Yılı İlçe Halk Kütüphanesi'dir.[42]
Spor [değiştir]
Gaziantep'te çok çeşitli spor aktiviteleri yapılmaktadır. Bunlar arasında futbol, basketbol, voleybol, tenis, yüzme, boks, karete, judo, tekvando, güreş ve dağcılıktir.[43]
Futbol [değiştir]
Gaziantep'te en çok rağbet görülen spor, diğer çoğu ildeki gibi futboldur.[44] Gaziantep'te amatör takımlar dışında 2 futbol takımı yer alır. Bunlardan Gaziantepspor, Türkiye'de Spor Toto Süper Lig'de oynayan çok az takımdan biridir. Ayrıca 2000-2012 yılları arası Süper lig puan durumuna bakıldığında Gaziantepspor 4 büyük takımdan sonra 5. sıradadır.[45] Diğer bir takım olan Gaziantep Büyükşehir Belediyespor ise Bank Asya 1. Lig'de oynamaktadır. Bu iki takım da 16.981 kişilik kapasitesi ve gece aydınlatması olan Kamil Ocak Stadı'nı kullanmaktadır.[46] Ayrıca stadın bir koşu parkuru da bulunmaktadır.[47]
Ulaşım [değiştir]
Dosya:Gaziantep'te Ulaşım Çift.png
Gaziantep caddelerinden manzara
Gaziantep, Anadolu ile Mezopotamya arasında yer aldığı için tarih boyunca hep ticaret yolları üzerinde yer almıştır. Bunlardan en önemlisi İpek Yolu'dur. Bu sebepten dolayı ilde kara ve hava ulaşımı çok gelişmiştir. Gaziantep'in denize kıyısı olmadığı için kentte deniz ulaşımı yapılamamaktadır. En yakın liman kenti İskenderun'dur.
Kara ulaşımı [değiştir]
Gaziantep, tarih boyunca önemli ticaret yolları üzerinde olduğu için kara ulaşımında da çok gelişmiştir. Özellikle Avrupa'dan Asya ve Afrika'ya geçişi sağlayan E-24 otoyolu, kentin gelişiminde önemli rol oynar. Ancak ildeki en önemli yol Gaziantep-Adana-Tarsus Otoyolu'dur. Gaziantep Çevre Yolu ise hâlâ inşaat hâlindedir.[48]
Gaziantep kentinden her gün Adana, Ankara, Birecik, Elazığ, İstanbul, Kahramanmaraş, Karkamış, Malatya, Nizip, Nusaybin ve Osmaniye'ye demiryolu seferleri yapılır. 1954 yılında hizmete giren gar, hâlâ ulaşımda önemli bir yere sahiptir. Başka bir terminal ise 2001 yılında hizmete açılmıştır.[48]
Kentte halk ve belediye otobüsleri, dolmuş ve taksiyle ulaşım yapmak mümkündür. Ayrıca hafif raylı sistemde aktif durumdadır.[49]Gaziantep'e önemli kentlerden karayolu mesafeleri
Şehir İstanbul Ankara İzmir
Uzaklık (km) 1126 673 1106 206 1043
Karayolları Genel Müdürlüğü[50]
Hava ulaşımı [değiştir]
- BDE Administrator арқыыл мәліметтерге қатынауды ұйымдастыру
- BIOS енгізу-шығару базалық жүйесі
- Blue Wednesday
- Bologna process: the european higher education area
- Borland C++ Builder
- Brainstorming in speaking teaching
- Brands
- B2B (business-to-business) рынок
- Balance of payments of Czech Republic
- Bank credit system of the Republic of Kazakhstan
- Bank regulation: necessity, essence and main directions
- Banku aktīvās operācijas
- Barack Obama: Breaking New Ground
- Basic qualities of the perfect forms